Karadeniz ısınıyor: Hamsi yok olabilir
TRABZON – İklim değişikliğinin etkileri her geçen gün daha fazla hissedilirken, Karadeniz Bölgesi bu değişiklikten en çok etkilenen yerlerin ortasında yer alıyor. Son yıllarda artan yağış miktarı ve buna bağlı olarak meydana gelen sel ve heyelan felaketleri bölge sakinlerini tehdit etmektedir. Küresel ısınmanın da etkisiyle deniz sıcaklığındaki artış yağışların artmasına neden olurken, Karadeniz’de yaşayan balık popülasyonu da giderek azalıyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Mühendisliği Doç. Coşkun Erüz, Karadeniz Bölgesi’nin küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden biri olduğunu belirtti. Bölgede mevsimlerin değiştiğini belirten Doç. Erüz, Aralık ayında havaların yeterince soğumadığını, kış soğuğunun Nisan ayında da devam ettiğini belirtti.
‘BÖLGEDE RESİM REJİMİ DÜZENLENDİ’
Erüz, iklim değişikliğinin küresel ısınmanın bir sonucu olduğunu belirterek, “Dünyaya denge kuralına göre 1 birim enerji geliyorsa, 1 birim enerjinin dışarı çıkması gerekiyor. Yerkürede sıcaklık artıyor. dünya aynı ama geri gitmesi gereken enerji yine dünyaya geri dönüyor.Bunun bir süredir sera gazı ve karbondioksit gibi bir sebebi var.Dönen enerjiyi okyanuslar alıyor.Dünyanın enerji depolaması okyanus ve deniz Erzurum’da gündüz sıcaklık 35 derece iken gece sıcaklık 15 dereceye düşüyor Trabzon’da gündüz 30 derece olan sıcaklık gece 25 dereceye kadar düşüyor. alır ve yavaş yavaş geri verdiği için daha dengeli bir şekilde yükselir ve azalır.”
“10 yılda bir olan afetler artık her yıl oluyor”
İklim değişikliğinin ana göstergesinin deniz olduğunu belirten Doç. Dr. Erüz, denizlerde sıcaklık arttığında atmosferdeki gücün de arttığını ve küresel ısınmanın devreye girdiğini belirtiyor. Doç. Dr. Erüz, yağış rejiminin istikrarsız hale geldiğini belirtti.
“Bölgede 10 yılda bir meydana gelen afetler artık her yıl yaşanıyor” diyen Doç. Dr. sel” dedi.
‘Afet öncesi önlem alınmıyor’
Artan sel ve heyelanlar için afet meydana gelmeden önlem alınması gerektiğini belirten Doç. Dr. Erüz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Haziran ortası, ağustos ortası coğrafyamızın felaket dönemi. Bu 100 yıl öncesinin benzeriydi ama şimdi daha da ileri gitti. Geleceğin bilimsel olarak tahmin edilebildiği dönemde bu afetlere maruz kalıyoruz.Nehirlerin denize döküldüğü bölgelerde ne kadar taşkın olabileceği hesaplanabiliyor.İklim değişikliğinin risklerini ve olası etkilerini bilmemize rağmen, gerekli tedbir ve tedbirleri zamanında almamız ve önleyici faaliyetlerde bulunmamız gerekmektedir. Dere yataklarını daraltıp kapatmak yerine taşkın yataklarını boş bırakmalı, dere yatağında ani yükselmelerin olacağı alanları kullanıma açmamalıyız. inşaat veya yollar gibi alanlar.
Bunu yapmak yerine dere yataklarını daraltıp yerleşime açıyoruz ve afetler oluyor. Afetler insanların dikkatsizliği sonucu meydana gelir. Bir sahil yerleşim yerinin sular altında kalması, suyun denize ulaşamamasındandır. Bunu Beşikdüzü Arhavi’de yaşadık. Karadeniz Sahil Yolu bir bariyer görevi görerek su toplama deposuna dönüşüyor. Öngörmediğimiz ve önlemediğimiz için iklim değişikliğinin etkisi bir felakete dönüşüyor. Elbette önlemlere rağmen yine bir felaket yaşanabilir. Ama her zaman takdire bırakıyoruz, önleme değil.
‘RİSK HESAPLAMALARI UYGULANMIYOR’
Afet sonrasını doğru yönetiyoruz ama önemli olan herhangi bir yara olmaması. Sonradan yaraları tedavi etmek yerine yaralanmamalarını sağlamak gerekir. İnsanlar öldükten sonra önlem almak yerine, binaları yeniden yapıp maliyeti 3-5 kat artırmak yerine gerekli önlemleri erkenden almak gerekiyor. Riski hesaplayıp afetlerden en az kayıpla çıkmamız gerekiyor. DSİ, Çevre Bakanlığı, AFAD gibi uzmanlaşmış kurumlarımız var. Hepsinde risk hesaplamaları ve haritaları var ama uygulanmıyor. Kayıp insanlar bizim, kayıp yapılar da bizim. Değerli eşyalarımızı israf etmemeliyiz. İklim değişecek. Önemli olan harekete geçmek.”
‘ÇAPA GİBİ BALIKLAR, KESTANE PEŞİTLERİ DERECELİ OLARAK AZALABİLİR’
Doç. Erüz, iklim değişikliği ve denizlerin ısınması sonucu bölgenin başlıca geçim kaynaklarından biri olan balıkçılığın da tehlikede olduğunu kaydetti. Suyun ısınmasının denizin her türlü biyolojik ve kimyasal yapısında değişikliğe neden olduğunu belirten Doç. Erüz, bunun sonucunda bazı balık çeşitlerinin sayısının giderek azalacağını söyledi.
Doç. Dr. Hamsinin toplanabilmesi için soğuması gerekiyor.” İklim değişikliğine bağlı olarak üreme, avlanma ve göç etme içgüdüsü var. İklim değişikliğinin balık popülasyonu üzerinde doğrudan etkisi var” dedi.